
Yıllardır, merak ediyorum, düşünüyorum, araştırıyorum. Varoluşta, neler oldu, neler oluyor, sonra neler olacak diye?
Gördüm ki, insanoğlu bir türlü rahat değil, hep kavga ediyor. Nedenini düşündüm, herkesin kendi doğrusunu gerçek gördüğünü, onu savunduğunu gördüm.
Bazen bu savunmanın, ölümü bile göze alacak boyutlara gittiğini, Adem’in oğullarından başlayıp, Haçlı seferlerinden Taliban’a, intihar timlerine ulaşabildiğini gördüm. Fikir ayrılıklarının, menfaat çatışmalarına, silahlı çatışmalara ulaşabildiğini gördüm.
Taraflar oluştuğunu, bölücülüğün kol gezdiğini, herkesin ayrı doğruları olduğunu, üstelik esasların yerine şekilciliğin sevgi ve hoşgörü yerine öfke ve bağnazlığın, geçebildiğini gördüm. Aklımızı öne çıkarıp, sevgiyi geri planda bıraktığımızı gördüm.
Analitik eğitim almış olmam, mühendis olmam nedeni ile, işin aslı nedir diye, bilimsel yoldan olayı anlamaya çalıştım.
Birçok, birbirine ters, ancak hepsi de gerçek çıktı ortaya! Aradığım hakikati bulamadım. Sonra bilimsel olmayan yoldan medet umdum. O, inanılmaz çıktı. Hatta inanılmazın da inanılmazı, … Muhteşem!
Bilimsel olarak gelinen yere bakınca, bilim ile izah edilemeyen müthiş bir hakikatin bilimi de içine aldığını gördüm.
Yetmişime yaklaşırken, gelebildiğim noktadan özet görüşlerim ile bazı düşüncelerimi ve lütfedilen bir işareti sizlerle paylaşmak istedim.
Saygılarımla,
Ali H.ÜSTAY
Ekler:
1)Bilimsel özet
2)Bilimsel olmayan özet
3)Bazı düş ünceler…Gerçekler ile hakikat aynı şey midir?
4)Bilgi hakkında bazı düşünceler
5)Avcılık merakım, Hakikat avcılığ ına dönüşüyor!
6)“Bilimsel değilse, inanmam” diyenlere selam olsun!
7)Bilimsel uyanışlar – Hayaller
8)Neler olacak? (Bilimsel ve bilimsel olmayan)
9)Sözün özü
10)Bir işaret var

