
Değerli Dostlarım,
Artık klasikleşen bir deyim: “Yaşamın sırrını çözmeden kâinatın sırrını çözemeyiz.”
Homo Sapiens geliştikçe, son 300 yıldır bu sırrın peşinde çok mesafe kat etti. Son yıllarda ise gelişen teknolojiler ve artan bilinçli araştırmacı sayısı sayesinde “Bilmediğimizi bilmediklerimiz dışında çok az bilinmeyen kaldı.”
Nasıl beynimizin sırlarını çözerken pek çok yeni kelime ve kavramı öğrenmemiz gerektiyse yaşamın sırrını çözerken de yepyeni bir kelimeler dizisi ile karşı karşıya kalıyoruz.
Nasıl Nöronlar, Ganglion, Korteks, Talamus, Dendrites, Axons vs. gibi pek çok yeni kelime öğrendiysek yaşamın sırlarını öğrenirken de gen, DNA, aminoasit, bakteri, virüs, enzim, genetik şifre, ribozomlar gibi pek çok yeni kelimeyi lugatımıza eklememiz gerekiyor.
“Başlangıçta Hidrojen Vardı” aslında bizlerin bu alanda son derece sınırlı olan bilgilerimizi geliştirmek için yazılmış en kapsamlı kitaplardan biri. 41 sayfalık özet dahi bize pek çok değerli bilgiyi aktarıyor. Bu özeti bir oturuşta okumayın, bölüm bölüm, sindire sindire, öğrene öğrene okuyun derim.
Ama mutlaka okuyun.
Nereden ve nasıl geldiğimizi dahi merak etmez isek bu kısacık hayatımızda başka neyi merak edeceğiz?
Bu vesileyle öğrencilerimizin ve onları hayata hazırlayan kıymetli öğretmenlerimizin sevdikleri ile birlikte iyi bir yarıyıl tatili geçirmelerini dilerim.
En içten sevgi ve saygılarımla,
Uğur Yüce

